Birçok şey yazdı, söyledi ve sonunda ozan (*) dedi ki ,
“ Kimliği belirsiz aşk bu ...”
Sordum ona ,
“Kimliği belirsiz aşk olur mu ? “
Ozan dedi ki,
“Olur tabii , kimliği belirsiz insan olduğu gibi ...”
Yeniden sordum ,
“ Faili meçhul de olur mu ? .“
Ozan dedi ki
“ Evet aynen öyle”
Yeniden dedim ona ,
"Bir kurban var ortada ama faili meçhul, kurban aşk, katil aşk..."
“Aşk hem kurban , hem de katil midir , yani ölü aşk ve öldüren aşk var mıdır ? ”
Dedi bana ,
“Aşk ölmez , öldürmez “
Ve ekledi aklından geçenleri daha sonra şöyle ,
“Suya yazarsın, gömersin ,bir yerlerden yine çıkar görüpte tanırsan , ne ala , görmesen oda seni görmez yanından geçipgider “
Öyle ce baktım suratına ,
“Yani ... ?”
Dedi ki ,
“Onu için kimliği belirsizdir aşkın, ve faili meçhul.”
Başımı salladım ve dedim ki ona ,
“Evet işte bu yüzden sinsidir , katildir , kurbanın kim olacağı ve ne zaman öldürüleceği belli değildir ...”
Ve dalgalandım da duruldum , ard arda sıraladım aklımdan geçenleri...
“Aşk hem ölüm mahkumudur , hem cellat, hem de seri katil ozan . Sonunda kesin olarak ölüm vardır ... Ve bu ölümle dans yüzünden ömrüde asla uzun değildir , kısacıktır . Belki bir kelebek ömrü kadardır . Belkide o kadar bile değil ... “
Ozan başını yere eğdi ve ,
“Bırakalım öyle olsun”
Ben devam ettim ,
“Bu yüzden aşk herzaman ölür ve ölüme mahkumdur . Bu doğası gereğidir . Belki de bu yüzden faili de meçhul zannedilir ... Oysaki onu öldüren doğası ve dolayısıyla kendisidir . Bir intihardır belki de aşk ...”
İçimdeki şeytan (!) konuşmaya devam etti ...
“Çok sinsidir aynı zamanda , bir seri katil misali , ard arda da öldürebilir ... Ancak bu kurban olma durumu farklı bir dirilişe de dönüşür . Tıpkı kozanın bambaşka işlere yaradıktan sonra kelebeğe dönüşmesi gibi ... “
“Aşk kurbanı faili meçhul bir ölüme denk gelince dönüşüme uğrar, durgun bir dereden çılgınca akan bir nehire, çağlayana dönüşür . Tehlikeli ve azgın ! Ama sonunda varacağı yer bellidir . Uçsuz bucaksız deniz , derin bir sonsuzluk , yeniden doğum hali ve mutlak huzur ... Sonsuzluk denizindeki küçük bir su tanesi misali ve yeniden dönüş için sırayı bekler ...“
Durulduk , sakinleştik sessizlik hakim oldu ...
Sessizliği bozan yine ben oldum .
Bir de şöyle sorsak mı Ozan ?
“En iyi ve güzel aşk ölü aşk mıdır ? ” diye
Ozan gözlerini uzaklara dikti ve dalıp gitti
“Belkide ölü olmasından dolayı aşk, ne diyelim ...”
Ve son sözü söylemek bana kaldı ,
“ Aşkı ve ona sebep olan faktörleri hayatın birinci gayesi olmaktan daima uzak tutacaksın bizi dinleyen sen dostum , sonsuz ve sorunsuz , mutlak mutluluk için ve bir seri katilin öldürücü darbesiyle faili meçhul bir kurban olmamak için ... “
"Bu satırları okuduysan sanada tek tavsiyemiz budur dostum ."
"O kadar !"
Atlantisli Aylak
24 Ocak 2006
(*) – Katkılarından dolayı Orhan Selçuk’a teşekkürler
“ Kimliği belirsiz aşk bu ...”
Sordum ona ,
“Kimliği belirsiz aşk olur mu ? “
Ozan dedi ki,
“Olur tabii , kimliği belirsiz insan olduğu gibi ...”
Yeniden sordum ,
“ Faili meçhul de olur mu ? .“
Ozan dedi ki
“ Evet aynen öyle”
Yeniden dedim ona ,
"Bir kurban var ortada ama faili meçhul, kurban aşk, katil aşk..."
“Aşk hem kurban , hem de katil midir , yani ölü aşk ve öldüren aşk var mıdır ? ”
Dedi bana ,
“Aşk ölmez , öldürmez “
Ve ekledi aklından geçenleri daha sonra şöyle ,
“Suya yazarsın, gömersin ,bir yerlerden yine çıkar görüpte tanırsan , ne ala , görmesen oda seni görmez yanından geçipgider “
Öyle ce baktım suratına ,
“Yani ... ?”
Dedi ki ,
“Onu için kimliği belirsizdir aşkın, ve faili meçhul.”
Başımı salladım ve dedim ki ona ,
“Evet işte bu yüzden sinsidir , katildir , kurbanın kim olacağı ve ne zaman öldürüleceği belli değildir ...”
Ve dalgalandım da duruldum , ard arda sıraladım aklımdan geçenleri...
“Aşk hem ölüm mahkumudur , hem cellat, hem de seri katil ozan . Sonunda kesin olarak ölüm vardır ... Ve bu ölümle dans yüzünden ömrüde asla uzun değildir , kısacıktır . Belki bir kelebek ömrü kadardır . Belkide o kadar bile değil ... “
Ozan başını yere eğdi ve ,
“Bırakalım öyle olsun”
Ben devam ettim ,
“Bu yüzden aşk herzaman ölür ve ölüme mahkumdur . Bu doğası gereğidir . Belki de bu yüzden faili de meçhul zannedilir ... Oysaki onu öldüren doğası ve dolayısıyla kendisidir . Bir intihardır belki de aşk ...”
İçimdeki şeytan (!) konuşmaya devam etti ...
“Çok sinsidir aynı zamanda , bir seri katil misali , ard arda da öldürebilir ... Ancak bu kurban olma durumu farklı bir dirilişe de dönüşür . Tıpkı kozanın bambaşka işlere yaradıktan sonra kelebeğe dönüşmesi gibi ... “
“Aşk kurbanı faili meçhul bir ölüme denk gelince dönüşüme uğrar, durgun bir dereden çılgınca akan bir nehire, çağlayana dönüşür . Tehlikeli ve azgın ! Ama sonunda varacağı yer bellidir . Uçsuz bucaksız deniz , derin bir sonsuzluk , yeniden doğum hali ve mutlak huzur ... Sonsuzluk denizindeki küçük bir su tanesi misali ve yeniden dönüş için sırayı bekler ...“
Durulduk , sakinleştik sessizlik hakim oldu ...
Sessizliği bozan yine ben oldum .
Bir de şöyle sorsak mı Ozan ?
“En iyi ve güzel aşk ölü aşk mıdır ? ” diye
Ozan gözlerini uzaklara dikti ve dalıp gitti
“Belkide ölü olmasından dolayı aşk, ne diyelim ...”
Ve son sözü söylemek bana kaldı ,
“ Aşkı ve ona sebep olan faktörleri hayatın birinci gayesi olmaktan daima uzak tutacaksın bizi dinleyen sen dostum , sonsuz ve sorunsuz , mutlak mutluluk için ve bir seri katilin öldürücü darbesiyle faili meçhul bir kurban olmamak için ... “
"Bu satırları okuduysan sanada tek tavsiyemiz budur dostum ."
"O kadar !"
Atlantisli Aylak
24 Ocak 2006
(*) – Katkılarından dolayı Orhan Selçuk’a teşekkürler