Wednesday, January 31, 2007

Aylak Adam Gözüyle 1 ( Ocak 2007)


Ocak 2007 ‘den kalanlar
Hızlı girdik
2007 yılına çok hızlı ve yoğun bir giriş yaptık cümbür cemaat . Barış Manço bir şarkısında sorardı “ Hemşerim memleket nire ...Hayır anlamadın , hemşerim esas memleket nire ?” sonrada cevabını verir “ Bu dünya bizim memleket “ derdi . Evet bu dünya bizim memleketimiz . Toprak Anamız herşeyimiz . Ama birde küreselleşme ve iletişim sayesinde artık gerçekten hepimiz dünyalıyız . Dünyanın herneresinde birşey olursa anında etkileri tüm insanları farklı biçimlerdede olsa etkiliyor ...

İşte yeni yılada böyle bir gündemle giriş yaptık . Kurban bayramında Saddam’ı manalı bir biçimde astılar , cep telefonu ile çekilen görüntüler tüm dünyada infial yarattı , yapanların umrunda bile olmadı devamındaki idamda bu defa göstermseler de diğer suçlunun ( Tikriti – Saddam’ın önemli adamlarından biriydi-) kafasını koparmışlar asarken ... Dünyada bu görüntüleri görüp taklit yapan çocukların kendilerini yanlışlıkla astığı haberleri boy gösterdi gazetelerde ...
Küresel Isınma ısıtmaya başladı bizi de ...
Ardından belkide en önemli ve bundan sonra her daim gündemin en başındaki maddelerden biri olan Küresel Isınma , etkileri ve yavaş yavaş yüzünü bize göstermesi konusu var . Türkiye’de ve İstanbul’da biz de bunu kolayca gözlemliyoruz . Kimi görüşlere göre bu bir doğal devinim ve süreç iken diğer görüşlere görede her ne kadar doğal bir süreç olsa da insanın doğaya yaptığı insafsız tecavüzün bir sonucu ya da en azından hızlandırması ve tetiklemesi bu olay . Kyoto denilen protokolü ABD’nin imzalamaması, sera gazlarının etkisi , ormanların yağmalanması , insanın ekonomik odaklı egoist çıkarları ve buna bağlı çatışmaların yarattığı sonuçlarda bunda önemli etkilerin başında geliyor . Ben ikinci görüşü manalı buluyorum . Tüm istatisikler bunu söylüyor . Dünyadaki kaynaklar , onlara muhtaç olanlar ve onu öyle veya böyle elinde tutanların oranları herşeyi açıklamaya yetiyor . Hatta bu kaynakların kıtlığı üzerine politikalar silahlarla vuku buluyor görüldüğü üzere ...
Yerel Politik Gündem
Türkiye yerel gündemde 2007’ye yine sürpriz olmayan ve kısır çekişmelere gebe ama aynı zamanda yaşamı derinden etkilemesi kaçınılmaz olan konularla girdi . Öncelikle kimin cumhurbaşkanı olacağı tartışılıyor , görünen o ki tüm muhalif tavra rağmen , Tayyip Erdoğan bu iş için son ana kadar şansını zorlayacak . Bakalım sürpriz olacak mı . Ben olabileceğini düşünüyorum . Bir başka konu AB müzkereler konusunda engeller tanımıyor , heryerden samimi olmayan bir karşı atak geliyor ... Aynı AB Türkiye’ye karşı katı kriterlerini ne kadar uyguladığı çok şüpheli iki ülkeyi ( ekonomiyi) Bulgaristan ve Romanya’yı 1 Ocak itibari ile kollarına alıyor (aldı) ... Kıbrıs’ı ozaman da çözümsüz bir sorun iken güneyinden kucaklayan AB şimdi güney kendi içinde olduğu için kuzeyi tek taraflı sorunmuş gibi gösterip Türkiye’den adımlar atmasını bekliyor . Eh be kardeşim niye aldın ozaman bu sorunları çözülmemiş güneyi , nerde kaldı kriterlerin diye sormazlar mı diye geçiyor sade vatandaşın kafasından, düşünüyor düşünüyor çıkamıyor işin içinden kahvedeki Ahmet amca (?) . Bu arada Kuzey Kıbrıs TC Cumhurbaşkanı Talat , yeni yılda jest olsun diye sembolik üst geçiti kaldırıyor ses getirsin diye Lefkoşe’de . Bu da bayağı bir gündem yaratıyor sevgili ülkemde ...
Hrant Dink Cinayeti
Önemli gelişmelerden en önemlisi belkide ayın ikinci yarısında yaşanıyor . Ermeni kökenli Gazeteci Hrant Dink genel yayın yönetmeni olduğu Ermenice – Türkçe yayınlanan Agos Gazetesinin Şişli’deki binası önünde 19 Ocak ta öldürülüyor . Katil 2 gün içinde yakalanıyor . Trabzonlu 17 yaşındaki işsiz ve muhtemelen yönlendirilmiş ve görüntü itibari ile aşırı milliyetçi muhafazakar izler taşıyan bir cinayet görüntüsü çıkıyor ortaya . Cinayetin biçimi ve soğukkanlılkla işlenmesi , Hrant Dink’in kaldırım üzerinde yatan bedeni ve delinmiş ayakkabilari , toplumda ve de medyada oluşan bir devinimle büyük bir tepkiye ve isyana dönüşüyor . Cenaze büyük bir kalabalıkla ve derin mesajlarla kaldırılıyor . Doğrusu aşırı milliyetçiliğe karşı oluşan bu tepki aynı zamanda derin sorgular ve mesajlarda içeriyor . Bakalım bu deli rüzgar ülkeyi hangi yöne savuracak 2007’de . Ama düşüncem milliyetçiliği ve din odaklı muhafazakarlığı yükselten sosyal olgunun ve varolan sistemin kolayca ortadan kalkmayacağı yönünde . Umarım ki bu görüntüler ve duygu ülkeyi pozitif bu çekim alanına soksun ama iş çok zor , yol uzun ve dikenli ... Duyarlı aile,duyarlı devlet, duyarlı öğretmen,duyarlı arkadaş,duyarlı siyasetçi vb unsurlara ihtiyaç var bunun için tabi alasında eğitilmişine de...

Cinayetin ardından Türkiye ayrıca “Hepimiz Hrant’ız , Hepimiz Ermeniyiz “ sloganın üzerinden tartışmayı farklı boyutlarada taşıdı . Özellikle basına yansıyan aynın(!) tartışmaları oldukça eğlenceli (!) bir hal almak üzeri ... Bence tartışma yönünden olay yanlış noktalara kayıyor diye düşünüyorum . Neredeyse cinayet nedeniyle Türklüğünden utandığını yazandan tutunda , buna tepki olarak cinayeti işleyenleri masum ve kahraman sınıfına taşımaya çalışanları ya da olaylara çok yönlü bakmak kisvesi altında gündemi farklı noktalara taşımak isteyenlerde rastlanıyor . Bu durum vatandaşın kafasını karıştıracak bir süre daha belli ki bu da zaten belki de bu cinayetin sebebiydi kimbilir ?

Mesela ilginç bir tepki ayın son günlerinde geldi . Kendisine "Vatansever Türk Fedaisi" adını veren seyyar köfteci Nihat Acar , 28 ocak geesi Lapseki-Gelibolu seferini yapan Sultantepe araba vapurunu kaçırdı. Teslim olduktan sonrada "Hepimiz Türk'üz. Vatan sağ olsun." Dedi ... İşte böyle

Ancak aşırı milliyetçiliğin Türkiye’de de ne hale geldiğini görmek için yakın zamanda çok geç kalınmış olabilir . Bunun bir tarafı da yok , Türk, Kürt, Ermeni, Arap hepsi aynı derecede yükseliş trendinde...

Oral Çalışlar’ın bir yazsından alıntıyla noktalıyorum bu konuyu : “İnsanlar dünyaya gelirken, milletlerini, dillerini, dinlerini, cinsiyetlerini kendileri seçmiyorlar. Doğuştan elde ediyorlar. Bu nedenle din, dil, ırk, mezhep bir insan için ne övünme vesilesidir ne de yerinme. Eğer birileri, bu nedenle farklı olana kimliği üzerinde hakaret ediyorsa, o ilkel birisidir... Farklı olanın, azınlık olanın hakkını yemek kolaydır. Aşağılamak kolaydır. İlkel insan için bu bir alışkanlıktır. İnsanlık uygarlığa farklı olanı severek, farklı olanı tanıyarak ilerleyecektir.
İsmail Cem Öldü
Yine 24 Ocak’da Türkiye’nin yetiştirdiği çok önemli politikacılardan ve eski Dışişleri Bakanı İsmail Cem kanser nedeniyle hayatını kaybetti . Değerli ve önemli bir politikacıydı . Rahmetle anıyoruz. K. Derviş ve H.Özkan , Ecevit ve Cem’i derinden üzmüş olabilirler mi acaba diyede dşünmeden edemiyor insan ?

Cem’i “Veda” şiirinin son satırları ile analım ...
...
Boşa geçmedi hayatım
Daha fazlası olabilirdi ama
'Buna da şükür' demeliyim
İşte sevgili dostlar
Ben böyle veda etmeliyim.
New York, 1995

Türk Futbolunda Kaos
İlgi alanlarımızdan bir olan futbolda da kaos sürüyor . Haluk Ulusoy yönetimini devirmek için Hükümetin yönlendirdiği muhalip TFF delegeleri gerekli imzayı topladılar ama henüz kongre kararı alınmadı . Kişisel olarak bu konu beni tamamen nötr yapıyor . Bir tarafta siyasi bir baskı ve müdahale , diğer tarafta Haluk Ulusoy gibi ülke futbolunu temsiline şahsen yakıştırmadığım bir başkan ... Ne olacak göreceğiz ama pek iyi şeyler olmayacak gibi görünüyor . UEFA’dan bir ceza almayalımda .
Irkçılığın tehlikeli yükselişi
Yine bu aya damgasını vuran olayda bizi yakından ilgilendirdi . İngiltere’de N.C.United ‘de oynayan Emre Belezoğlu’nun bir maçta rakibine “ırkçı” tacizde ve söylemde bulunması nedeniyle dünyanın en saygın ligi ve federasyonlrından biri olan İngiltere FA tarafından soruşturmaya davet edilmesi oldu . Emre yok diyor ama bakalım göreceğiz ... Son sözüm “Futbol Irkçılığa Karşı Olsun !”

Yukarıdaki paragrafın son cümlesini yazdıktan 1 hafta sonra bu paragrafı ilave ederken görüyoruz ki Türkiye’de de ırkçılık sahalarde çirkin yüzünü gösterdi . Farklı bir dinamikte tabii ki .İşte örnekler : Trabzon-Kayserispor maçında taraftar "Biz Türküz, biz Trabzonluyuz" sloganları attı. Malatya'daki maçta Elazığlıların 'Ermeni Malatya' sloganı yüzünden kavga çıktı. Ankarasporlu
Ediz'in Vestel Manisaspor maçında attığı golden sonra tribünlere bozkurt işareti yaptı vs.vs


Yılın ilk ayı Aylak Adam’ın gözünden kısaca böyleydi . Yeni yapısı ile Aylak Adam 2007 Gündemi her ay aynı şekilde burada yer alacaktır .

Kalbura Takılanlar :

Türkiye’de suçun artışını facia olarak kanıtlayacak istatistikler
Emniyet Genel Müdürlüğü'nden alınmış ve 2005 yılı rakamları ile 2006 yılı rakamlarının karşılaştırmasına göre - 2006 yılında mala karşı suçlar 2005'e göre yüzde 64 oranında artmış; - Bu artış kişiye karşı suçlarda yüzde 61 olmuş; - Evden hırsızlık olaylarındaki artış yüzde 59 olmuş; - Kapkaçta artış ise yüzde 70 olarak gerçekleşmiş. Hırsızlık olaylarının yalnızca yüzde 11'i aydınlanmış, kapkaç olaylarının ise yüzde 19'unun faili yakalanmış.

Herkes hala paşa paşa otursun koltuğunda , bakanlar , valiler emniyet müdürleri ... Yan gelip yatmak ne demekmiş herkes zaten görüyor !


Ayın haraketi ve sözü : Amerikada bir metro faciası öncesi Wesley Autrey iki kızıyla istasyonda beklerken bir adamın yakşamakta olan metro nun önüne ayağı kayıp düştüğünü görür ve tereddütsüz atlayarak adamın üzerine kapaklanır , metro acı fren yaparak durur. Wesley bunu niye yaptığını soranlar şöyle der : “Metronun adamın üzerinden geçmesine ve kızlarımın bunu görmesine izin mi vereceğim yoksa oraya atlayacak mıyım? ”


Adamım Berlisconi : Yine İtalyada bomba var . Karısı kendisine en muhalif gazete olan La Repubblica ‘da yayınlanan açık mektubunda , başka kadınlara yaptığı komplimanlardan dolayı Berlisconi’yi özür dilemeye çağırdı . Yorum bile yazamıyorum , ne denir ki buna !

Ayın garibanı : Dünya Bankası Başkanı Paul Wolfowitz (!) Türkiye ziyareti sırasında camiyi ziyaret etmek için çıkardığı ayakkabılarının içinden çıkan delik çoraplarının görüntülenmesi üzerine ... Yankılarıda dünyada süren bu olay için AA muhaberini kutlarız ! Cep delik cepken delik ..vay be !
Devamı bir ay sonra ...
© Aylak Adam - Ocak 2007